trende

İnsanın Anlam Arayışı

14.11.2023

Kitap Analizi:  İnsanın Anlam Arayışı – Viktor E. Frankl

İnsanlık var olduğundan beri hayatın anlamını bulma arayışındadır. Bazılarımız bulduğunu düşünüyor, bazılarımız arayışta, bazılarımız ise sadece yaşamak için ‘’yaşıyor’’.  Aslında bu arayış insanın varoluşunun ayrılmaz bir parçası, insanı diğer canlılardan ayıran önemli bir özelliğidir. Şöyle ki bilişsel sistemimiz bile anlam üzerine kuruludur. Etrafımızdaki uyaranları geçmişte yaşadığımız, öğrendiğimiz, algıladığımız şekilde anlamına göre işlemliyoruz. Bu süreci de çoğu kez farkında olmadan yapıyoruz. Bir uyaranda bile durum böyleyken sonunu (ölüm) değiştiremediğimizi bildiğimiz hayattaki anlam arayışı; insanlığın temel konularından biri olmasına şaşırmamak gerek.

Hayatın anlamı nerede? Bu anlam insanın içinde midir? Yoksa anlam dışarda mı aranmalıdır? Peki ya sonu olan hayatımızda anlam gerekli midir? Hayatın sonunu değiştiremeyeceğimiz halde yaşamaya neden devam ediyoruz?  Hayal bile edemeyeceğimiz zor şartlarda bile insan yaşamak için bir anlam bulabilir mi? 

İnsanın anlam arayışı kitabında psikiyatrist Frankl, tüm bu soruların cevabını arıyor. Hem de hayatının oldukça zor bir döneminde Nazi toplama kamplarında tutsak olduğu zamanlarda anlam arayışına sürecine girer. Kitap 3 kısımdan oluşmaktadır. İlk kısımda Frankl, toplama kamplarındaki yaşadıklarını ve gözlemlerini anlatır. İkinci kısımda temelini anlam arayışı üzerine kuran logoterapinin genel ilkelerini kamptaki deneyimleriyle bağdaştırarak açıklar. Üçüncü kısımda ise alışık olmadığımız bir iyimserlik tartışmasında bulunur. 

Toplama kampı deneyimlerini anlattığı ilk bölümde Frankl, amacının tutukluların toplama kampındaki gündelik yaşamlarını anlatmak olduğunu belirtir. Kampta tutsakların normal hayatlarına dair hiçbir şey kalmamıştır, isimlerinin yerine bile numaralar verilmiştir. Hasta hatta zayıf düştüklerinde gaz odası ya da krematoryuma gönderileceklerini bildikleri bir hayat…

Fiziksel koşulların da oldukça kötü olduğu toplama kamplarında bireylerin ruhsal tepkilerinin 3 aşamayı izleyebileceğinden bahseder. İlk aşama toplama kampına alınmayla başlayan merak ve şaşkınlığın hâkim olduğu bir dönemdir. Bu dönemi kamp hayatına alışma ve beraberinde duygu yitimi izler. İlk zamanlarda ceza gösterilerine karşı kafa çevirenler artık gözlerini çevirmeden hiçbir duygu hissetmeden olayı izlerler. Hatta Frankl, bu duygu yokluğu karşısında mesleki açıdan onu şaşırtmamış olsaydı bu olayları şimdi hatırlayamayacağını söyler. Ayrıca bu dönemde kendilerine uygulanan şiddetten çok, yapılanların kendilerine çağrıştırdıkları onur kırıcı şeylerin canlarını acıttığını belirtir.  Son aşama ne yazık ki her tutuklunun yaşayamadığı kamptan çıkarak özgür oldukları dönemdir. 

 ‘’Yaşamak için bir ‘neden’i olan kişi, neredeyse tüm ‘nasıl’lara dayanabilir.’’

F.Nietzsche

Kamp hayatının zor şartlar altında, sadece varoluşlarına sahip olan tutsaklar nasıl olur da yaşamlarına devam ederler, böylesine bir hayatta anlam bulabilirler mi? Frankl kampa ilk geldiği günlerde çoğu kişi gibi aklından intihar düşüncesinin geçtiğini ancak tele dokunmama (intihar etmeyeceği) konusunda kendine söz verdiğinden bahseder. Yaşamda kalmak için umut ve cesaretin oldukça önemli olduğuna değinir. Zihnen umut ve cesaretini kaybeden tutsakların bedenlerinin de yenik düştüğünü gözlemlemiştir. Kamp yaşamında tutsaklar kamptan çıktıklarında neler yapacaklarına dair konuşmalarda bulunarak güçlü durabildiklerinden bahseder. Sevginin gücünü de keşfeder. Tutsaklar sevdiklerinin yaşayıp yaşamadığını bilmeseler bile hayallerinde onları yaşatırlar. Sevginin fiziksellikten öte içte olduğunu ve orada ona kimsenin dokunamayacağından bahseder. ‘‘Beni kalbine mühürle… Sevgi, ölüm kadar güçlüdür.’’ Frankl’ı sevdiklerini düşünmek ve geleceğe umutla bakmak dışında yaşama bağlayan bir başka önemli konu yazdığı bilimsel kitabıdır. Kamptaki koşullar nedeniyle çoğu kez elinden alınan notlarını tekrar tekrar yazarak resmen hayata bağlanmıştır. Sadece bir numaradan ibaret hale getirilen insanların yaşamlarında anlam bulabilme ve anlam üretebilme sürecine bu kitapla birlikte bir nevi şahit oluyoruz.

Frankl acıya ve seçim yapma özgürlüğüne dair görüşlerine değinir. Acıya karşı bakışı genel kanıdan oldukça farklıdır. Eğer çekilen acıda anlam varsa o acı yaşamaya değerdir. Acı göreceli bir kavramdır. Ancak gazın yayılışı gibi oda küçük de büyük de olsa her yere yayılacaktır. Burada önemli olan kişi için o acının ne ifade ettiğidir. Acı duygusunu tanımlayarak anlamlı bir hale gelir ve acı olmaktan çıkar.  Ayıca acıyı kabul ederek özgürce yaşamamız gerektiğinden de bahseder, acıdan kaçamıyorsak kabullenmek ve yaşamak gerekir. Bu noktada kişiye seçim hakkı doğar. Hayatın böyle acılı bir döneminde ahlaki değerlere bağlı kalabilir ya da vazgeçebilir. Bu seçimine göre de acıya değip değmeyeceği belirlenir. Bir başka konu ise kamp hayatı gibi özgürlükten yoksun gözüken bir ortamda kişinin gerçekten seçim yapma özgürlüğü var mıdır? Bu noktada Frankl kamp yaşamı çoğu kişi için aynı da olsa kişilerin tutumlarını belirlemekte özgür olduğundan bahseder. Duygu yitiminin üstesinden gelebilmek, sinirliliğe karşı koyabilmek gibi birçok örnek verilebilir. İnsanın elinden alınamayacağı özgürlüğünün kendi yolunu seçmesi olduğunu belirtir. Tutsakların nasıl bir insan olacağını kamp hayatından çok kişinin içsel kararının etkili olduğunun altını çizer. Ayrıca hayati konularda bile tutsakların seçim yapmaktan korkarak seçimi kadere bıraktıklarını gözlemlemiştir. Acaba biz özgür insanlar seçimlerimizin kaçını kadere bırakıyor, kaçını kendimiz seçme cesaretinde bulunuyoruz? Hayatımızın iplerini elimize alarak hayattaki sorumluluklarımızı bulmak bir nevi hayatın anlamını aramaktır. Yaşamdan ne beklediğimize o kadar odaklanmışız ki yaşamın bizden ne beklediğinin çoğu kez farkında bile olamayabiliyoruz.

 Kitabın ikinci kısmında kamptaki deneyimleri ışığında oluşturduğu ve geliştirdiği logoterapiyi açıklar. Logos kelimesi Yunanca bir kelimedir ve anlam demektir. Logoterapi bireyin yaşamını anlamlı kılmasına odaklanan bir terapi modelidir. Kişinin yaşamında anlamın olmamasının kişide ve hayatında birtakım sorunlar doğurabileceğini, anlam kazanarak da yaşamının daha iyi bir konuma gelebileceğini savunur. Bu anlamı sadece kişi bulabilir ve kişiye özgüdür. Bu açıdan terapist, kişiye süreçte farklı bakış açıları kazandırarak yaşamının anlam kazanmasına yardımcı olacaktır.  Böylece kişinin hayatında anlam kazanabileceği amaç ve hedefler bulması sağlanır. Logoterapiye göre kişinin yaşamında anlam bulmasının temel yolları vardır. Bir iş yapmak ya da eser yaratabilmek, insanlarla etkileşime girmek ya da bir şey yaşamak, başka bir deyişle sevgide anlam bulabilmektir. Logoterapiden bir diğer önemli konu ise sorumluluk bilincinin oluşturulmasıdır. Kişinin sorumluluklarını sorgulaması, farkına varması ve sorumluluklarının kapsamını kendi seçmesi hedeflenir. İnsanın kendisini belirleyebileceğinden, olacağı kişiyi seçebileceği üzerinde durulur. 

Son kısımda trajik bir iyimserlikten bahseder. Bu iyimserlik yaşamın olumsuz yanlarına karşı her şeye rağmen yaşama evet diyerek var olmayı ve sonucunda olumsuzlukları olumlu ya da yapıcı şeylere dönüştürebilme yetimizi içerir. Böylece zorlu şartlara, acıya karşı iyimserlikle acıyı başarıya dönüştürebilmeyi, suçluluk hissediyorken kişinin daha iyiye yönelik değişebilmesini ve sorumluluk alarak harekete geçebilmeye olanak sağlar. Burada bahsedilen iyimserliğin mutluluk gibi ısmarlanacak, emredilecek bir şey olmadığını da hatırlatmak gerekir. Frankl, Amerikan kültüründe mutlu olmanın emredildiği ve mutluluğun arandığından bahseder. Ancak mutluluk aranmaz, ortaya çıkması gerekmektedir. Mutlu olmaya neden olmalıdır ki mutluluk ortaya çıksın. Bu duruma gülmeyi örnek verir. Birini güldürmek isterseniz ona komik bir şey anlatmalısınız. Bu açıdan bakıldığında hayatın anlamı mutlulukta bulunamaz. Mutluluk amaç olmaktan çıkmalıdır. Acının da her zaman patolojik bir durum olmadığından bahseder. Acıda varoluşumuzu fark ederek acıyı semptom olmaktan çıkarıp başarıya dönüştürebilmek önemlidir. Acısız hayat mümkün değildir.  O yüzden acıdan kaçmak yerine ona rağmen amaçlarımız doğrultusunda yaşayarak mücadele edilmelidir. 

Kapağında yazdığı gibi tam bir başucu kitabı… Okuyan herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, hayatını sorgulayabileceği, çıkarımlarda bulabileceği bir kitap olduğunu düşünüyorum.  Logoterapi ve varoluşçu terapiye ilgi duyanlara da ayrıca İnsanın Anlam Arayışı kitabını okumalarını tavsiye ederim. Hayatınızın iplerini elinize alarak yaşamınızın anlamını cesurca arayabilmeniz ve acılara değecek bir hayat sürmeniz dileğiyle… 

                                                             

                                                                                                                       

                                                                                                                               Psikolog Akbel ÇOBAN

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Whatsapp
Psikoloji Balat
Psikoloji Balat
Merhaba
Size nasıl yardımcı olabiliriz?